BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA


Issız, bitmek tükenmek bilmeyen, karanlık bir bozkırın ortasında, bir cesedin etrafında, Anadolu’nun her kesiminden insanın duygusunu – duygusuzluğunu, niyetini – art niyetini, merhametini ve yozluğunu bir avuç insanla anlatmaya çalışır film.

12 saatlik zaman dilimini, bol diyaloglu bürokratik süreci ve bu süreçteki yozluğa; bir doktor, bir savcı, bir polis memuru, bir asker, bir katil, kazma kürekçiler ve şoförleri ile şahit oluruz. Gömülü cesedi bulmak ve her bir meslek grubuna düşen görevi yerine getirme gayretinin yoğun olduğu ilişkiler, zaman geçtikçe daha da yoğunlaşacak, insanları birbirine yakınlaştıracak ve gen bir kızın masum yüzüyle tamamen şekil değiştirerek kendi kendileriyle hesaplaşmalarına sebep olacaktır.

anatolia

Film sakin devam etse de aslında tempo hiç düşmez. O ceset ve “top gibi bir ağaç”ın merakı sarar bizi. izledikçe bizim de değerlendirmemiz de film devam ettikçe rollerin değişmesi gibi değişir. Mesela katile sempati duyabiliriz belki, savcı artık katildir, doktorsa yargıç.

Bol metaforik öğelerle şekillendirilen filmde bizler elmayızdır aslında, sulu, kırmızı bir elma. bir elma kopar dalından filmde, yokuşta yuvarlanarak gider. Işıl ışıldır elma, diridir, sağlamdır ve yokuştan yuvarlanarak düşerken de bir o kadar heyecanlı. Elma yuvarlana yuvarlana yolunu bulur ve bir dere suyuyla buluşur. Artık yeri, daha önce dalından düşüp yuvarlanarak çürümeye yüz tutmuş diğer elmaların yanıdır.

f_rat_tan_bir_zamanlar_anadoluda

O elma aslında savcıdır, doktordur, polis memurudur ve fazlasıyla tüm olaylar sırasında eve götürüp yiyeceği kavunların muhafazasını yapan şofördür.

Birçoğumuz dalından düşüp yuvarlanmaya başlayan elma gibiyizdir. Hayata coşkuyla atılır, heyecanla koşar, diğerlerine karışır, yozlaşır ve çürürüz.

Ve tüm bunlar bir zamanlar Anadoluda yaşayan bir avuç insanın 12 saatini özetler.

birzamanlaranadolu

Nuri Bilge Ceylan’ın senaryosunu yazıp yönettiği 2010 yapımı bu güzel filmi, Anton Çehov’dan alıntılar içermektedir ve Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmış, Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmıştır.

Merve Çınardal

Yorum bırakın